O R H A N   R O D O P L U

Atardamar Hastalıklarında Tanı

  • Ana Sayfa
  • Atardamar Hastalıkları
  • Atardamar Hastalıklarında Tanı

Atardamar Hastalıklarında Tanı

Atardamar hastalıklarının tanısı, genellikle klinik değerlendirme ve görüntüleme yöntemleriyle konulur. Bilgisayarlı tomografik anjiografi (BT anjio), vücuttaki damarlar hakkında detaylı bilgi sağlayan bir yöntemdir.

Ayrıca kalp anjiyosu, koroner arter hastalığından şüphelenildiğinde kullanılır ve hastanın takip ve tedavisinin nasıl yapılacağına dair önemli bilgiler sunar.


Atardamar Hastalıklarının Belirtileri

Atardamar tıkanıklığı, genellikle damar kireçlenmesi ve sertleşmesi veya damarlarda tıkanıklık nedeniyle ortaya çıkan kalp damar hastalıklarından biridir. Uzun süre belirti vermeden ilerleyebilen atardamar tıkanıklığı ciddi hastalıklara ve ölüme neden olabilir. Bu nedenle periferik damar hastalıklarının erken dönemde teşhis ve tedavi edilmesi önemlidir.

Atardamar tıkanıklığının belirtileri arasında şunlar yer alır:

Hareket sonrasında oluşan ve dinlenme ile geçen ağrı

Baş dönmesi veya vertigo ile bağlantılı olarak ortaya çıkan kol ağrısı

Hipertansiyon

Göğüs ağrıları

Ayaktaki yaraların geç iyileşmesi

Böbrek yetmezliği

Atardamar tıkanıklıklarının tanısında hastanın öyküsü ve fiziksel muayenesi yapıldıktan sonra ultrasonografi, anjiyografi veya laboratuvar değerlendirmesi yapılabilir. Buna ek olarak bilgisayarlı anjiyografi ve manyetik rezonans anjiyografi de gerekebilir. Yapılan tetkikler sonucunda hastada periferik arter hastalığı olup olmadığı teşhis edilebilir.


Ani Atardamar Tıkanıklığı Nedir?

Ani atardamar tıkanıklığı, arterlerin aniden tıkanması sonucu, uzuv veya organ kaybına yol açabilen acil bir damar hastalığıdır. Bunun en sık nedeni, ateroskleroz nedeniyle sıklıkla daralmış atardamarların ani tıkanması veya sıklıkla yine aterosklerozun neden olduğu kalp kaynaklı bir pıhtıdır.

Akut atardamar tıkanıklığı durumunda, tıkalı damarın aşağısındaki dolaşım bozulur ve birkaç saat içinde şiddetli ağrı, uyuşma, bacakların soğuması, renk değişikliği (morluklar) ve felç ortaya çıkar. Bu durum acil ameliyat gerektirir. Ameliyatta pıhtı özel bir kateter ile temizlenir. Eğer imkan varsa pıhtı anjiyo ile çıkartılır veya eritilir. Kronik atardamar tıkanıklıklarında ise ilaçlar veya endovasküler tedaviler uygulanır. Ameliyat gerekiyorsa yapay damar greftleri kullanılır.


Atardamar Tıkanıklığı Tedavisi

Atardamar tıkanıklığı, vücuttaki arterlerin daralması veya tıkanması sonucu ortaya çıkan bir durumdur. Tedavi seçenekleri arasında ameliyat, ilaç tedavisi ve oksijen tedavisi bulunur. Akut damar tıkanıklığı acil cerrahi gerektirirken, kronik tıkanıklıklarda ilaçlar veya yapay damar greftleri kullanılır. Ayrıca Buerger hastalığı gibi özel durumlar da farklı tedavi yaklaşımları gerektirebilir.


Atardamar Hastalıklarında Risk Faktörleri.

Atardamar hastalıkları, kalp ve damar sağlığını etkileyen önemli bir konudur. Bu hastalıkların gelişiminde birçok risk faktörü rol oynar. İşte atardamar hastalıklarının risk faktörleri:

Yaş: Erkeklerde 45 yaşın üstü, kadınlarda 55 yaşın üstü veya erken menopoz.

Cinsiyet: Erkeklerde daha sık görülür.

Aile Öyküsü: Birinci derecede akrabalarda (anne, baba, kardeş) erken yaşta kalp damar hastalığı, kalp krizi veya ani ölüm öyküsü.

Sigara İçimi: Sigara içmek, atardamar tıkanıklığı riskini artırır.

Hipertansiyon (Yüksek Tansiyon): 140/90 mmHg veya daha yüksek tansiyon değerleri veya tedavi alıyor olmak.

Kolesterol Düzeyleri: Kötü kolesterol (LDL-kolesterol) yüksek, iyi kolesterol (HDL-kolesterol) düşük olması.

Hareketsizlik: Haftada en az 3 gün ve günde en az 30 dakika egzersiz yapmak önemlidir.

Şeker Hastalığı (Diyabet): Şeker hastalığı, atardamar sağlığını olumsuz etkiler.

Kilo: Vücut kitle indeksi ve bel çevresi, riski artırabilir.

Stres: Uzun süreli stres, hastalığın gelişimini kolaylaştırabilir.

Depresyon: Depresyon da kalp damar hastalıkları için risk faktörüdür.

Bu faktörlerle mücadele, hastalığın önlenmesi veya ilerlemesinin yavaşlatılması açısından önemlidir. Kalp ve damar sağlığını korumak için risk faktörlerine dikkat etmek gereklidir.


Atardamar Hastalıklarında Ayak Bileği - Kol Basınç İndeksi (ABI)

Ayak Bileği - Kol Basınç İndeksi (ABI), periferik arter bozukluklarının erken teşhisinde ve takibinde kullanılan güvenilir bir yöntemdir. Bu test, bacaklara giden kan akımını değerlendirmek için kullanılır. Ayak bileği ile kol arasındaki basınç farkı hesaplanır. Normalde bu oran yaklaşık olarak bir sayıya eşittir.

Ancak damar hastalığı durumunda, bacaklara giden kan miktarı azaldığından, Ayak Bileği - Kol Basınç İndeksi düşer. Bu test, basit, radyasyon içermeyen ve maliyeti uygun bir tetkiktir. Hastalıkların teşhisinde ve takibinde oldukça yararlıdır, ancak hangi damarda tıkanıklık olduğunu kesin olarak göstermez.


Atardamar Hastalıklarında Doppler Ultrasonografi

Doppler Ultrasonografi, atardamar hastalıklarının tanısında ve takibinde önemli bir görüntüleme yöntemidir. Bu yöntem, kan akımının yönünü ve hızını değerlendirirken aynı zamanda damarların yapısı hakkında bilgi verir. Renkli Doppler ve Dubleks Renkli Doppler ultrason, bu amaçla kullanılan cihazlardır. Ayak bileği-kol basınç indeksi (ABI) gibi diğer yöntemlerle birlikte Doppler ultrasonografi, atardamar sağlığını izlemek ve hastalığın ilerlemesini takip etmek için nesnel bir yol sunar.


Atardamar Hastalıklarında Bilgisayarlı Tomografik Anjiografi (BT Anjio)

Bilgisayarlı Tomografik Anjiografi (BT Anjio), atardamar hastalıklarının tanısında kullanılan bir görüntüleme yöntemidir. Bu test, damarlardaki daralma, tıkanıklık, anevrizmalar, derin ven trombozu, pulmoner emboli ve diğer damar hastalıklarını değerlendirmek için kullanılır. BT anjiografi, manyetik rezonans görüntüleme ve ultrasonografiye göre daha detaylı ve kesin sonuçlar sağlar.


Atardamar Hastalıklarında Anjio (Anjiografi)

Anjiografi, damarlar içine özel bir boya (kontrast madde) verildikten sonra röntgen çekilerek damarların görüntülenmesi işlemidir. Bu yöntem, kalp, böbrek, beyin, karın, kol ve bacaklardaki damarların darlık, tıkanıklık ve genişlemelerini değerlendirmek için kullanılır. Anjiografi, genel bir terim olup damar filmi anlamına gelir. Özellikle atardamarların filminin çekilmesine arteriyografi denir. Eğer toplardamarlar için bu inceleme yapılırsa venografi adı verilir.

Anjiografi, damarların içini dolduran opak madde sayesinde damarların görüntülenmesini sağlar. Ancak bazen kemikler, barsak gazları ve diğer dokuların görüntüyü maskeleyebileceği unutulmamalıdır. Bu nedenle sadece opak maddenin verilerek görüntü elde edildiği dijital substraction anjiografi (DSA) daha yaygın olarak kullanılır. Anjiografi, periferik atardamar tıkanıklıkları, anevrizmalar, böbrek damar hastalıkları, barsak damarı hastalıkları, şahdamarı (karotis) hastalıkları ve toplardamar hastalıklarının tanısında ve bazen tedavisinde kullanılır.


Atardamar Hastalıklarında Manyetik Rezonans Anjiografi (MRA)

Manyetik Rezonans Anjiografi (MRA), geleneksel anjiyografiye kıyasla daha az invazif ve radyasyon içermeyen bir yöntemdir. Bu nedenle vasküler sorunların teşhisi ve takibi için tercih edilir. Ayrıca daha ayrıntılı görüntüler sağlayabilir, böylece doktorların damarlarla ilgili problemleri daha iyi anlamalarına yardımcı olur. MRA, beyin, böbrekler, akciğerler, kalp, karın, boyun, kol ve bacaklar hakkında detaylı bilgiler elde etmek için kullanılır.

Karotis (şahdamar) hastalıkları, aorta ve dalları, diseksiyonlar, kol ve bacak damarlarının hastalıkları gibi durumlarda MRA etkili bir tanı yöntemidir. İnceleme sırasında hastaya kontrast madde verilmesi gerekebilir ve genellikle bir saate yakın sürebilir. MRA, hastalar için rahatsızlık vermez ve daha net sonuçlar elde edilmesine yardımcı olur. Ancak, gebelik durumunda kullanımı hakkında doktorla görüşmek önemlidir.

Sık Sorulan Sorular

Atardamar hastalıklarının en yaygın türleri arasında ateroskleroz, periferik arter hastalığı ve aort anevrizmaları bulunur. Ateroskleroz, atardamar duvarlarında plak birikimi ile karakterizedir ve kan akışını kısıtlayarak ciddi kalp ve damar sorunlarına yol açabilir. Periferik arter hastalığı, bacaklarda ve kollar gibi vücudun periferik bölgelerinde atardamarların daralması veya tıkanması sonucu ortaya çıkar ve genellikle yürüyüş sırasında ağrı ve kramp gibi belirtilerle kendini gösterir. Aort anevrizmaları ise aort duvarının zayıflaması ve genişlemesi ile oluşur ve patlama riski taşır. Bu hastalıkların erken teşhisi ve tedavisi, ciddi komplikasyonların önlenmesi açısından hayati önem taşır.

Atardamar hastalıklarının risk faktörleri arasında yaş, genetik yatkınlık, sigara kullanımı, yüksek tansiyon, yüksek kolesterol ve diyabet gibi etkenler yer alır. İleri yaş, damar duvarlarının elastikiyetini kaybetmesine ve hastalıklara daha yatkın hale gelmesine neden olurken, genetik faktörler ailede bu tür hastalıkların varlığı ile ilişkilidir. Sigara kullanımı, damarların daralmasına ve hasar görmesine yol açarak hastalık riskini artırır. Ayrıca, yüksek tansiyon ve yüksek kolesterol, damar duvarlarına zarar vererek ateroskleroz gelişimine katkıda bulunur. Diyabet, kan şekerinin kontrolsüz yükselmesi nedeniyle damar sağlığını olumsuz etkiler ve atardamar hastalıkları riskini yükseltir.

Atardamar hastalıkları, yaşam kalitesini önemli ölçüde olumsuz etkileyebilir. Bu hastalıklar, organ ve dokulara yeterli kan akışının sağlanamaması nedeniyle kronik ağrı, yorgunluk ve hareket kısıtlılığı gibi belirtilerle günlük yaşam aktivitelerini zorlaştırabilir. Örneğin, periferik arter hastalığı olan bireyler, yürüme sırasında şiddetli bacak ağrısı ve kramp yaşadıkları için fiziksel aktivitelerini kısıtlamak zorunda kalabilirler. Ayrıca, ilerlemiş atardamar hastalıkları, kalp krizi ve inme gibi yaşamı tehdit eden olaylara yol açarak hastaların bağımsızlıklarını kaybetmelerine ve sürekli tıbbi bakım gereksinimine neden olabilir. Bu durumlar, hastaların psikolojik durumunu da etkileyerek depresyon ve anksiyete gibi ruhsal sorunlara yol açabilir.

shape
İLETİŞİM

Rahatsızlığınız var mı?
Bana Ulaşın

İLETİŞİM